6 Eylül 2017 Çarşamba

İMRALI'DA ÜÇ MEZAR (VE YASSIADA MEZALİMİ) Turhan DİLLİGİL, 27 MAYIS'IN "Nitelikli Sahtekâr" CELLÂDI HIRSIZ ÇIKTI

İMRALI'DA ÜÇ MEZAR
(VE YASSIADA İŞKENCELERİ VE HALK PARTİSİ MEZALİMİ)
Turhan DİLLİGİL
27 MAYIS'IN CELLÂDI HIRSIZ, SAHTEKÂR, FIRSATÇI VE DOLANDIRICI ÇIKTI!...
Millet iradesine kanlı bir şekilde tasallut eden 27 Mayısçılar tarih önünde en sefil halleri ile yer alırken, devrin sağduyulu şahitlerinin anlattıkları, cuntacıların cibiliyetini ayrıntılarıyla gözler önüne seriyor. Dönemin gazetecilerinden, "Zafer gazete, Mehmet YILDIZ'ın haberi..."
TAHKİKAT KOMSİYONU YALANI 
“İmralı'da Üç Mezar”da, Tahkikat Komisyonu etrafında Menderes iktidarına yapmadıklarını bırakmayan 27 Mayısçılar’ın, darbeden sadece iki yıl sonra İnönü Koalisyon Hükümeti döneminde ise benzer bir oluşuma ses çıkarmadıkları anlatılıyor. Kitapta, “DP zamanında böyle bir komisyon kurulması, 1924 Anayasasına dayanan o tarihteki Meclis iç tüzüğüne uygundu. 27 Mayıs, ‘sözde kardeş kavgasını önlemek’ üzere gelmiş ve anayasayı da, iç tüzüğü de değiştirmiştir. Peki, 1962 yılında İnönü Hükümeti'nin çıkardığı ‘38 sayılı tedbirler kanunu’ çok daha ağır ve antidemokratik hükümler taşımıyor muydu? Ama Tahkikat Komisyonu’ndan daha ağır hükümleri olan bu kanunun uygulanmasında bir sakınca görülmüyordu.” Kitapta CHP ve basının kopardığı onca gürültüye rağmen komisyonun üç aylık süresine karşın bir ay içinde görevini bitirdiği de anlatılıyor. 
DARBENİN MİMARI HALK PARTİSİ ZİHNİYETİ; 
YANİ: GÜNKÜ CHP
27 Mayıs darbesinin arkasındaki itici gücün CHP olduğunun bizzat cuntacılar tarafından da itiraf edildiği anlatılan kitaptaki ibretlik açıklamalar şöyle: “Albay Emin Alptekin: İnönü muhalefete bir geldi, pir geldi. Kendi iktidarı zamanında kurduğu ihtilal örgütünü, bir ağ gibi tecrübesiz politikacıların boyunlarına dolamış, onları 26 Mayıs akşamına getirmiştir. Orduya sadece içi çürütülmüş iktidara fiske vurmak kalmıştır. 27 Mayıs sabahı boş kalan devlet kadrolarını CHP'liler yağma etmiştir. MBK üyesi Muzaffer Özdağ: Üç ismi CHP idam ettirdi. MBK üyesi Şefik Soyuyüce: DP'yi CHP'li Şefik İnan kapattırdı. MBK üyesi Dündar Taşer: Cezalandırmaları CHP istedi. CHP Milletvekili Avni Doğan: İhtilali biz hazırladık.”
MBK'LI SOLMAZER: "BİZ GADDAR İNSANLARIZ"
Turhan Dilligil'in kitabında, darbecilerin ellerindeki güçle iyice kendilerini kaybedip, en inanılmaz lafları tutanakların tutulduğu toplantılarda bile sarfettiklerini de gösteriyor. Kitapta, “Devletin resmî arşivine giren MBK zabıtlarında, MBK üyesi İrfan Solmazer'in, 29 Eylül 1960 tarihli toplantıda, ‘Bilinmelidir ki bizler gaddar insanlarız’ dediği yazılıdır.”
FRANSIZ HUKUKÇU: “YASSIADA ANAYASAYI İHLAL EDİYOR”
Kitapta, Yassıada duruşmaları sırasında duruşmaları izleyen dünyaca ünlü Fransız hukukçu Maurice Garçon'un dünyaya duyurduğu raporunda “27 Mayıs adaleti”nin yerden yere vurulduğu ise şu satırlarla anlatılıyor: “Yeni rejimin temsilcilerini ikaz etmeyi, şeref ve şöhretlerini zedelediklerini, ileride pişman olacakları aşırılıklara girdiklerini anlatmayı vazife bildik. Yargılamalar sürerken yürürlükte olan 1924 anayasasının, cezaların geriye yürütülemeyeceği, olağanüstü mahkemeler kurulamayacağı, Cumhurbaşkanı'nın sadece vatana ihanetten yargılanabileceği gibi açık hükümleri ihlâl edilmiştir. Böylece, anayasayı ihlal edenleri yargılama iddiasındaki mahkeme, bizzat anayasayı ihlal eder duruma düşmüştür.”
CELLAT, YOLSUZLUK NEDENİYLE BEKÇİLİKTEN ATILMIŞ
İnfazlara ilişkin çarpıcı bilgilerin yer aldığı “İmralı'da Üç Mezar” kitabında, Menderes'in celladının, DP iktidarı döneminde yolsuzluğu tespit edilerek işten atılan bir bekçi olduğu da anlatılıyor: “Muğla Yatağan Bozüyük köyünden er Mehmet Şimşek şöyle anlatmıştı: ‘Ben üç infazda da bulundum. İnfazda 150-200 kadar görevli ve subay vardı. Gaddar, kindar bir halde görünüyorlardı. Cellat ise Üsküdar'da bekçibaşı Kemal Ayson imiş. DP döneminde suistimali tespit edilip vazifesinden atılmış bir çingene cellat. Bundan dolayı çok kinliydi. İnfazlara başlanacakken yapmadık hareket bırakmadı, ağır küfürler etti. Tam infaz sırasında bizleri geriye döndürdüler.”
KUR'AN OKUMAK İÇİN KİMDEN İZİN ALDINIZ? 
Turhan Dilligil, idam edilen üç ismin de infazları sırasında adada Kur'an okunduğunu ancak görevli subayların, buna bile itiraz ettiklerini de kitabında anlatıyor. “Fatin Rüştü Zorlu telkinde bulunmaya gelen din görevlisinin hatalı Kur'an okumasını bir kaç kez düzeltti. Hasan Polatkan'ın idam edildiği duyulunca bir koğuştan Kur'an sesi yükseldi. Adnan Menderes'in infazı üzerine pekçok koğuşta birden Kur'an okunduğu duyuldu. Adada manevî bir hava tebarüz etmişti. Subaylar, ‘Kimden izin aldınız?’ diye girdiler koğuşlara. İbrahim Kirazoğlu, ‘Menderse mutekid bir adamdı, onun için okunur. Buna izne lüzûm yok’ demiş, subay bir şey söylemeye cesaret edemeden çıkıp gitmişti.”
MEZARLARI KORUYAN MÜTEAHHİTE SORUŞTURMA
İmralı'daki mezarların bakımsızlığının da anlatıldığı kitapta, Adalet Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı'na pekçok iş yapan müteahhit Kerim Uzuner'in, kabirlerin içler acısı haline dayanamayıp sevabına mezarları yaptırıp, etrafını düzenlediği ancak resmî görevlilerin “Sen böyle bir işi nasıl yaparsın?” diyerek hakkında soruşturma başlattıkları belirtiliyor.
DEMİREL’İN NAAŞ YALANI
Süleyman Demirel’in cunta tarafından katledilen Demokrat Parti’lilerin naaşları konusunda nasıl iki yüzlü bir politika takip ettiği de Turhan Dilligil’in kitabında dile getiriliyor. Turhan Dilligil, “İmralı’da infaz edilen isimlerin aileleri 17 Eylül 1961 tarihinden itibaren göreve gelen her iktidardan naaşların kendilerine verilmesini istemişlerdi. Buna rağmen, hem Demirel hem de onun bakanları ‘Bize böyle bir müracaat yok’ diyorlardı. 1967 yılındaki bir Ege gezisinde, devrin Adalet Bakanı Hasan Dinçer, Başbakan Demirel’in yanında yine bu yönde bir talep dile getirilmesi üzerine, ‘Naaşları veririz ama ailelerin bu yönde talebi yok’ cevabını vermişti” diye yazıyor.
(HABERVAKTİM.COM/ÖZEL)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder